VAN - BHA
Basın tarihi 1858’e kadar uzanan Van, köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen kentte halen bir basın müzesinin olmaması büyük bir eksiklik olarak öne çıkıyor. Bugün çok sayıda gazeteci aktif şekilde çalışmalarını sürdürse de, bu zengin geçmişi ve basının hafızasını geleceğe taşıyacak bir müzenin yokluğu dikkat çekiyor. Kentin kültürel belleğinde önemli bir yere sahip olan basının, müze ile belgelenmesi ve genç kuşaklara aktarılması gerekirken bu konuda ciddi bir eksiklik yaşanıyor. Güçlü bir basına ve geçmişe sahip kentte bu eksikliğin kapanması beklentisi sürerken konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Meslek Yüksekokulu Görsel, İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ergin Sarı, “Van’ın basın tarihi oldukça köklü ancak bu mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için somut adımlar atılması gerekiyor” diyerek bu alandaki eksikliğe vurgu yaptı.
Sarı: Basın toplumun hafızasıdır
Sarı, basının yalnızca haber aktarmakla kalmayıp, toplumsal gündemi şekillendirdiğini ve halkın bilinçli kararlar almasına katkı sunduğunu ifade ederek, “Basın, bir ülkenin toplumsal hafızası ve halkın bilgiye erişim aracıdır. Sadece haber aktarmakla kalmaz; toplumsal gündemi şekillendirir, halkın düşüncelerini görünür kılar ve demokratik süreçlerin işlerliğine katkıda bulunur. İnsanlar doğru ve güncel bilgiye basın aracılığıyla ulaşır. Bu, hem bireysel hem de toplumsal kararların bilinçli alınmasını sağlar. Yerel basın ise bu işlevi kentin ve mahalli ölçeğe taşır. Mahalli sorunları, etkinlikleri ve vatandaşların taleplerini görünür kılar. Böylece halk, kendi çevresini daha iyi takip edebilir ve yerel yönetimlerle etkileşimde bulunabilir. Yerel basın, kentin kimliğini ve toplumsal hafızasını canlı tutan en yakın iletişim aracıdır” dedi.
Van’da basın faaliyetlerinin başladığı dönemi anlatan Sarı, “Van’da basın faaliyetlerinin başlaması aslında Osmanlı taşrasına göre oldukça erken tarihlerdedir. 1858 gibi erken bir dönemden bahsediyoruz ki bu tarihte yayınlanan Ermenice ‘Ardzvi Vasburagan’ (Van Kartalı) gazetesi karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı taşrasında Ermenice yayınlanan ilk gazetedir bu aslında. Daha sonra bizzat Osmanlı Sarayı’nın teşvik ve desteği ile Van Valiliği tarafından Van ve Çaldıran gazeteleri de yayın hayatına başlamıştır. Van gazetesi 1893’te, Çaldıran gazetesi ise Birinci Dünya Savaşının hemen öncesinde yayınlanmıştır” ifadelerini kullandı.
1914’e kadar 27 Ermenice gazete ve derginin yayımlandığını belirten Sarı, “Ancak Osmanlı döneminde Van’da basın faaliyetleri genellikle Ermeniler tarafından yürütülmektedir. Bizim ulaşabildiğimiz kadarıyla Van’da ilk basın faaliyetlerinin başladığı 1858’den 1914 yılına kadar 27 tane Ermenice gazete ve dergi vardır. Aslında oldukça renkli bir basın hayatında söz edebiliriz. Ancak şehrin dünya savaşında deyim yerindeyse yerle bir olması bu renkli basın hayatını ortadan kaldırmıştır” diye aktardı.
Sarı, 25 yıl boyunca Van’da basın faaliyetlerinin olmadığını dile getirerek, “Van’da Maalesef 1914’te duran basın faaliyetlerinin bir daha hayata geçmesi ancak 1938 yılında olabilmiştir. ‘Basın bir toplumun hafızasıdır’ dedik, şu durumda yaklaşık 25 yıllık bir süre zarfında Van’ın hafızası yok, gerçekten yok. Biz tarihsel, sosyolojik açıdan bir dönemi ele aldığımızda ilk baktığımız şey o dönemdeki basın faaliyetleridir. Ciddi manada bilgi, belge, hafıza yani her şey aslında o gazete ve dergi sayfalarında yer alır” diye konuştu.
Van’da basın müzesinin olmamasını kentin genel sorunlarıyla ilişkilendiren Sarı şunları söyledi: “Van’da basın müzesinin olmamasının birçok nedeni olabilir. Ancak bana göre en temel neden Van’ın genel sorunlarıyla ilgilidir. Yani Van’ın neredeyse 60-70 yıllık sorunlarının çözülmemesinin altındaki neden veya nedenler her ne ise Van’da basın müzesi gibi mekânların olmamasının nedeni de budur, bunlardır. Bugün Van’ın temel kentsel sorunlarının nedeni neyse, basın müzesinin kurulmasının önündeki nedenler de odur. Siz isterseniz buna kent kültürü eksikliği dersiniz, isterseniz toplumsal yapının bizzat kendisi dersiniz. İsterseniz; eğitimsizlik, ilgisizlik, göç, kimliksizleşme, aidiyet hissetmeme…”
"Van kültürüne sahip çıkmıyor"
Sarı, Van’ın kültürüne sahip çıkmadığının altını çizerek, “Bir yerde basın müzesi ve benzeri gibi şeylerin olabilmesi için orada bir kültürün olması gerekir. Maalesef Van’da bu kültür eksik. Ve bu eksiklik aslında kentin sürekli yenilenmesiyle de ilgilidir. Bugün, bilinçli veya bilinçsiz, şehrin hafıza mekânları ortadan kaldırılıyor. Çok değil, bundan 25-30 yıl önce ölmüş biri dirilirse, Van’da kendine ait hiçbir şey bulamaz. Yani Van’ın hafızasızlığı bizzat şehrin sürekli yenilenen, betonlaşan yüzü. Maalesef 2011 yılındaki deprem de bahane edilerek simgesel diyebileceğimiz birçok yapı yıkıldı, sağlam olmalarına rağmen, çok kolay eski haliyle restore edilecek durumda olmalarına rağmen yok edildi. Buyurun Van Atatürk Lisesi, Ticaret Lisesi… Mesela eski Devlet Hastanesi’nin en azından başhekimlik binasını sağlık müzesi yapabilirdik” dedi.
Van zamanla hafızasını kaybetti
Kentin bir hafızasının olmadığını belirten Sarı, “Bir neslin dünyası olan bu yapılar ortadan kaldırıldı, hafızalardan silindi. Şimdi ben ne kadar Atatürk Lisesi’nin önünden geçsem, bu benim okulumdur diyemiyorum. Değil çünkü mekân ortadan kaldırılmış, ismi aynı kalmış hiçbir şey ifade etmez… Bu açından baktığımızda Van’da basın müzesinin neden olmadığını da anlayabiliyoruz. Hatırlamak istemiyoruz belki. Ya da hatırlamamız istenmiyor. Ama çok açık bir cevap daha var ki ilgi duymuyoruz. İlgi duyacak insanlar ya öldüler ya da şehri terk ettiler. Kısacası Van’da basın müzesinin olmaması, hem kentin sürekli yenilenmesi ve hafızasızlaşmasıyla hem de toplumsal ilgi eksikliğiyle doğrudan bağlantılı” şeklinde konuştu.
Van basın müzesi için yarım kalan girişimler
Hakan Çalhanoğlu adım adım Türkiye’ye geliyor: Hakan'dan şok açıklamalar…
Büyükşehir Belediyesi’nin ilk kayyum döneminde basın müzesi için bir toplantı düzenlendiğini hatırlatan Sarı, “Birkaç kez basın müzesiyle ilgili benden görüş istendi. Büyükşehir Belediyesi’nin ilk kayyum döneminde böyle bir düşüncesi olmuştu. Bunun için de bir toplantı düzenlediler. Ama maalesef ilgisi olmayan çok sayıda insanı bir araya getirmekle böyle bir şey yapamazsınız, ki yapamadılar da. Zaten kısa süre sonra seçim olunca, bu toplantılar da boşa çıkmış oldu. Biliyorsunuz bizim şanssızlığımızdır, her gelen bir öncekinin bütün projelerini çöpe atar, faydalı ve faydasız olmasına bakmadan. Oysa kamusal hizmet ve faaliyetlerde süreklilik esastır. Bu süreklilik Van’da yok. İki yılda bir her şey yeniden sil baştan planlanır, yapılır. Daha da kötüsü bunlar yapılırken ortada Vanlı diyebileceğimiz kişiler yok. Başka kentlerden, Kayseri’den, Elazığ’dan, Diyarbakır’dan insanlar getirip Van’ın hafızası ile ilgili çalışma yaptıramazsınız” diye aktardı.
"Van basın müzesi içeriğiyle çok zengin bir müze olacak"
Van’da kurulacak bir basın müzesinin Osmanlı’dan günümüze çok sayıda zengin bir içerik sunabileceğini belirten Sarı, “Van’da kurulacak bir basın müzesi çok zengin bir müze olur. Osmanlı’dan günümüze yayınlanmış gazete ve dergiler var. Bunların çoğunu ben mesela Milli Kütüphane’den, başka ülkelerden kopyalayıp getirdim. Yani gazete olarak çok zengin olur. Ama sadece gazete değil, bu işi planladığımda basın müzesinde sürekli eski dönemlere ait videoların olduğu gösteri salonlarını da planlamıştık. Bunun yanında eski fotoğraflar, aile fotoğrafları, çok özel değilse mektup ve tebrik kartları gibi çok sayıda materyali burada sergileyebiliriz. Ciddi çalışma ile çok zengin bir müzede oluşturabilirdik. Yani 150 yıllık bir arkeolojik çalışma aslında ama yeraltında değil, yer üstünde. Eski gazetecilerin hayat hikayelerinin yer aldığı albümler planlamıştık mesela. Eski baskı makineleri, kayıt cihazları, teypler, daktilolar, film makineleri, fotoğraf makineleri ve kameralar… Bütün bunlar aslında basın müzesinin hafıza mekânı olarak ne kadar önemli olduğunu gösteriyor bize” diye konuştu.
Gazeteciler ve halk için çok önemli
Sarı, basın müzesinin hem halk hem de gazeteciler için çok önemli olacağını belirterek şunları aktardı: “Müzenin katkıları olacak. Hatırlayacağız, en önemlisi bu. Böyle bir müze, hem gazeteciler hem de halk için çok değerli olur. Gazeteciler açısından, mesleğin geçmişini görebilecekleri, eski baskı makinelerini, kayıt cihazlarını ve gazetecilikle ilgili diğer materyalleri inceleyebilecekleri bir alan demek; kendi meslek kültürlerini daha iyi anlamalarını sağlar. Eski gazetecilerin hayat hikâyeleri, albümler ve örnek haberler, yeni kuşak için ilham kaynağı olur, mesleğe dair farkındalığı artırır. Halk açısından ise müze, kent hafızasını canlı tutan bir mekân olur. Van’ın 150 yıllık basın geçmişini görebilmek, eski gazete ve dergiler, fotoğraflar, mektuplar veya videolarla geçmişi deneyimlemek; hem kentin tarihini hem de toplumun nasıl değiştiğini anlamaya yardımcı olur. Bu, sadece bilgi edinme değil, kültürel bir bağ kurma imkânı da sunar. Kısacası basın müzesi, hem mesleki hem de toplumsal hafızayı koruyan, eğitici ve ilham verici bir alan olur.”
Van basın müzesinin katkısı ne olacak?
Müzenin sağlayacağı katkıları dile getiren Sarı, “Aslında turizm boyutu beni çok ilgilendirmiyor. Benim asıl önemsediğim, Van’da yaşayanların kent tarihine dair hafızalarının canlı kalması. Basın müzesi, halkın kendi geçmişini görebileceği, şehirdeki toplumsal ve kültürel değişimi deneyimleyebileceği bir mekân olur. Eski gazeteler, fotoğraflar, videolar ve diğer materyaller, Vanlıların kendi tarihleriyle bağ kurmasını sağlar; kentin hafızası görünür hale gelir. Tabii ki böyle bir müze kültür turizmi açısından da bir değer taşır. Şehir dışından gelen ziyaretçiler, Van’ın basın geçmişini ve kültürel kimliğini deneyimleyerek farklı bir perspektif kazanabilir. Ama asıl kazanım, bence, Vanlıların kendi kent hafızalarını koruyup sahiplenmesi olur” şeklinde konuştu.
"Öncelik doğru mekan seçimi olmalı"
Sarı, Van’da yeniden bir girişim başlatılması halinde en önemli adımın doğru mekân seçimi olduğunu söyleyerek, “Bence Van’da yeniden bir basın müzesi girişimi başlatılacaksa, en öncelikli adım ulaşılabilir ve güzel bir mekân bulmak olmalı. Müze, yalnızca belirli bir kesimin değil, herkesin gelip görebileceği, kent merkezine yakın veya halkın kolayca ulaşabileceği bir yerde olmalı. Sonrasında içerik hazırlığı geliyor: eski gazeteler, dergiler, fotoğraflar, videolar ve basınla ilgili araç-gereçler sergilenmeli. Üniversiteler, yerel yönetimler ve basın kuruluşları iş birliği yaparak materyalleri toplamalı ve sergilenebilir hâle getirmeli. Ayrıca müzenin sürekli canlı kalması için eğitim programları, sergiler ve etkinlikler planlanmalı. Ama tüm sürecin kilit noktası, halkın kolayca erişebileceği bir mekân seçmek olur” diye konuştu.
Sarı: Müze için iş birliği şart
Basın müzesi için iş birliğinin şart olduğunu belirten Sarı, “Böyle bir müze için iş birliği şart. Üniversiteler, araştırma ve belge temini açısından çok önemli bir rol oynar; eski gazeteleri, dergileri, fotoğrafları ve videoları arşivleyip sağlam bir envanter oluşturabilirler. Yerel yönetimler ise mekân temini, restorasyon ve finansal destek konusunda öncülük eder. Basın kuruluşları da hem materyal paylaşımı hem de müzenin güncel faaliyetleriyle ilgili rehberlik sağlayabilir. Aslında en ideal model, bu üç tarafın sürekli iletişim ve koordinasyon halinde olmasıdır. Üniversite araştırmayı yapar, basın kuruluşları içeriği zenginleştirir, yerel yönetim ise mekân ve kaynak sağlar. Böylece hem tarihi korumuş oluruz hem de müzenin sürdürülebilirliği güvence altına alınır. Ortak bir vizyon ve sorumluluk paylaşımı, Van’da basın müzesinin gerçekten yaşanabilir ve etkili bir kültürel mekân olmasını sağlar” dedi.