İSTANBUL - BHA
Zenginlikleri ve çeşitliliğiyle bilinen o geniş ülke olan Sudan, bugün kendini tehlikeli bir yol ayrımında buluyor; kurşun sesleri, etnik katliamlar ve toplu göçler ülkenin kaderini belirliyor. Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında Nisan 2023’te başlayan savaştan bu yana, ülke başkent Hartum'dan Darfur bölgesine kadar uzanan felaket bir çatışma alanına dönüştü. Bu durum, tarihsel yaraları derinleştiriyor ve toplumsal dokunun yanı sıra devletin bütünlüğünü de parçalamakla tehdit ediyor.
İnsani Kriz ve Katliamların Tırmanışı
Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütlerinin raporlarına göre, çatışmalar on binlerce kişinin hayatına mal oldu ve 15 milyondan fazla sivilin ülke içinde ve dışında yerinden edilmesine neden oldu; bu, dünyanın en kötü insani krizlerinden biri. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar düzeyine varan vahşet ve katliamlar, özellikle Darfur gibi bölgelerde yoğunlaşıyor. RSF ve ona bağlı milisler, son olarak Kuzey Darfur'un başkenti olan ve Ekim 2025'te RSF'nin eline düşen Fasher gibi şehirlerde etnik temelli infazlar gerçekleştirmekle suçlanıyor. Bu ihlaller sadece rastgele kayıplar değil, aynı zamanda toplumsal parçalanmanın ve etnik ayrışmanın derinleştiğinin kanıtıdır ve gelecekteki istikrar yolunu karmaşık hale getirmektedir.
Çatışmanın Kökleri ve İstikrarın Önündeki Zorluklar
Sudan’daki istikrarsızlık anlık bir durum değildir; ülke, 1956’daki bağımsızlığından bu yana askeri darbeler ve siyasi çalkantılar arasında gidip gelmektedir. Mevcut krizin kökenleri şunlardır:
* Güç ve Kaynak Çatışması: Silahlı kuvvetlerin liderliği üzerindeki eski anlaşmazlık, askeri güçlerin siyasete müdahalesi ve ülkenin kaynaklarını, özellikle de altını ele geçirme arzusu.
* Kabile ve Bölgesel Sadakatler: Çatışma, etnik ve kabile bölünmelerini derinleştirdi, bu da Sudan’ı savaş ağaları ve milisler için nüfuz bölgelerine ayırma tehdidi taşıyor.
* Bölgesel ve Uluslararası Müdahaleler: Sudan ordusu, RSF’yi destekleyen bölgesel ve uluslararası tarafların çatışmaya müdahil olduğunu belirtiyor, bu da savaşın süresini uzatıyor ve çözüm sürecini daha karmaşık hale getiriyor.
Çözüm Ufku ve İstikrarın Geleceği
Soru şu olmaya devam ediyor: Sudan ne zaman istikrar bulacak? Devam eden savaş ve katliamlar göz önüne alındığında cevap oldukça belirsizdir. İstikrar ancak kararlı adımlarla sağlanabilir:
* Derhal ve Kapsamlı Ateşkes: Bölgesel ve uluslararası barış girişimlerinin (Cidde Platformu, Afrika Birliği ve Mısır girişimleri vb.) çokluğuna rağmen, taraflar ateşkeslere uymadı. Bu, kan dökülmesini durdurmak için daha büyük uluslararası ve bölgesel baskı gerektiriyor.
* Sivillerin Korunması ve İnsani Yardım Koridorlarının Açılması: İnsani yardımların engelsiz ulaşımı garanti edilmeli ve katliamlar hakkında dokunulmazlığı önlemek için uluslararası bağımsız bir soruşturma başlatılmalıdır.
* Kapsamlı Siyasi Süreç: Barış, ancak askerleri siyasetten uzaklaştıran ve tüm Sudan sivil gruplarını içeren gerçek, kapsamlı bir siyasi uzlaşmaya ve demokratik geçiş yoluna dönülerek sağlanabilir.
* İç Birlik: Sudan bugün kaderini belirleyecek bir yol ayrımında: Ya darbe ve kabilecilik mirasını aşmak ve modern bir ulusal devlet inşa etmek için birleşmek, ya da kalan devlet kurumlarını yutan uçuruma doğru kaymaya devam etmek.
Sudan’ın kaderi ve birliği tehlikede. İstikrarı, halkının şiddeti reddetme yeteneğine ve uluslararası toplumun katliamları durdurmak, adil ve demokratik bir sivil yönetimin sağlam temellerini atmak için gerçek baskı uygulama kapasitesine bağlıdır.