ANKARA-BHA

Podcast’lerin, sesli kitapların ve video içeriklerinin hayatın her alanına nüfuz ettiği bir dönemde, hâlâ kitap okumaya neden ihtiyaç duyulduğu yeniden gündemde. Uzmanlara göre cevap oldukça açık: Okumak ve dinlemek beynin tamamen farklı sistemlerini çalıştırıyor ve birbirlerinin yerini tutamıyor.

İnsan genomunda ‘hayalet kod’ keşfi!
İnsan genomunda ‘hayalet kod’ keşfi!
İçeriği Görüntüle

Sesli çağda kitapların sessiz gücü

Bir düşünce deneyiyle başlayalım: Geleceği hayal edin. Uzay yolculukları sıradanlaşmış, insanlar Satürn manzaralı kolonilerde yaşıyor olabilir. Peki, o odada hâlâ bir kitap olacak mı? Bugün bile, kulaklıklarla dolu bir dünyada kitaplar hâlâ başucumuzda yer buluyorsa, bunun sebebi sadece alışkanlık değil.

The Conversation platformunda yayımlanan bir makaleye göre, okuma sırasında beynimiz harfleri tanıyor, bunları seslere çeviriyor ve anlamlı bir bütün oluşturmak için zihinsel bir ağ kuruyor. Görsel düzenlemeler –başlıklar, paragraflar, kalın yazılar– okuduğumuzu kavramamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, okuma sırasında hızı biz belirliyoruz; gerekirse geri dönüp tekrar okuyabiliyoruz.

Dinleme ise beynin farklı bir çabasını gerektiriyor. Konuşmacının temposuna ayak uydurmak, işitsel bilgileri kısa süreli bellekte tutmak ve ses tonundan anlam çıkarmak gibi ek görevler devreye giriyor. Özellikle bilgi yoğun içeriklerde, dinleme bazen okumaktan daha zor hale gelebiliyor.

Odaklanma fark yaratıyor

Birçok insan dinlerken başka işlerle meşgul oluyor. Spor yaparken, araç kullanırken ya da yemek hazırlarken arka planda podcast dinlemek oldukça yaygın. Ancak yapılan bir deneyde, aynı metni okuyan öğrencilerin, dinleyenlere kıyasla sınavlarda daha yüksek başarı sağladığı görüldü. Uzmanlar, bunun en büyük sebebinin dinleyicilerin bölünmüş dikkati olduğunu belirtiyor.

Disleksi gibi özel durumlar için dinleme bir avantaj

Tüm bunlara rağmen, okuma zorluğu yaşayan bireyler –örneğin disleksiyle mücadele edenler– için sesli içerikler güçlü bir öğrenme aracı olabilir. Bu nedenle her iki yöntemin de kapsayıcı bir eğitim ortamı oluşturmak için birlikte düşünülmesi gerekiyor.

Sonuç: Rekabet değil denge

Dinleme ve okuma arasındaki fark, birinin diğerinden daha “iyi” olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, her biri beynin farklı bölgelerini harekete geçirerek bilgiyi farklı açılardan işliyor. Anlamlı öğrenme için, okuma ve dinleme yöntemlerinin amaca uygun şekilde birlikte kullanılması gerektiği vurgulanıyor.