ANKARA-BHA

Bakan Yerlikaya, şehit polis Ahmet Doğan’ın ailesini ziyaret etti
Bakan Yerlikaya, şehit polis Ahmet Doğan’ın ailesini ziyaret etti
İçeriği Görüntüle

Türkiye’nin farklı bölgelerinde kuraklık riski taşıyan göllerde su seviyesindeki düşüş, su kalitesindeki bozulma, sazlık alan kayıpları ve canlı türlerindeki azalma üzerine harekete geçildi. Ulusal Su Kurulu toplantısında, kritik durumdaki göllere yönelik acil eylem planlarının hazırlanması kararı alındı.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önceliklendirdiği göller arasında Beyşehir, Akşehir, Eber, Bafa, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca yer aldı. Hazırlanan plan; sulama sistemlerinin modernizasyonu, yeraltı sularının kontrolü, havzalar arası su transferi, içme-kullanma suyu şebekelerindeki kayıpların azaltılması, kullanılmış suların yeniden değerlendirilmesi ve su verimliliği projelerini içeriyor.

“Beyşehir Gölü kritik eşikte”

Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, Beyşehir Gölü’nün Orta Anadolu’nun en büyük tatlı su kaynağı olduğuna dikkat çekerek, “Gölün kuruması balıkların, kuşların, sazlıkların ve genetik çeşitliliğin kaybı anlamına gelir. Bu sadece biyolojik çeşitliliği değil, göç yollarını ve bölge ekonomisini de olumsuz etkiler” dedi.

Ayas, aşırı yeraltı suyu çekimlerinin önlenmesi gerektiğini, modern sulama sistemlerinin tarımsal alanda büyük tasarruf sağlayacağını vurguladı. “Bu artık bir tercih değil, zorunluluk” ifadesini kullanan Ayas, atık suyun yeniden kullanımı ve su verimliliği projelerinin uzun vadeli kazanımlar yaratacağını kaydetti.

Su transferine temkinli yaklaşım

Planın öne çıkan başlıklarından biri olan havzalar arası su transferine de değinen Ayas, bu yöntemin ekolojik riskler barındırdığını belirterek, “Su transferi teknik olarak mümkün ama farklı türlerin taşınması, biyolojik çeşitliliği tehdit eder. Suyu alınan havzada da bozulmalar yaşanabilir. Bu nedenle çok boyutlu değerlendirme şart” değerlendirmesini yaptı.

Ayas, eylem planının doğru bir başlangıç olduğunu ancak ekosistemlerin eski sağlığına kavuşmasının uzun zaman alabileceğini söyledi: “Ekolojik restorasyonlar finansman, yerel yönetimlerin kararlılığı ve toplumun sahiplenmesine bağlı. En büyük risk hala kontrolsüz su kullanımı. Eğer bu önlenmezse, göllerin geleceği güvence altına alınamaz.”