ANKARA - BHA
Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çalışan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 18. toplantısında alınan “İmralı ile görüşme” kararına CHP’nin katılmama yönündeki tavrını mercek altına alan Avşar, partinin tutarsız ve siyasi derinlikten uzak bir yaklaşım sergilediğini savundu.
“CHP, tutuklu isimleri ziyaret ediyor ama kurucu lideri ziyaret etmekten kaçınıyor”
Avşar, CHP’nin Selahattin Demirtaş başta olmak üzere çeşitli terör bağlantılı tutuklu isimleri sık sık cezaevlerinde ziyaret ettiğini hatırlatarak, “Bu kişilerin arkasından gittikleri kurucu liderlerini ziyaret etmekten imtina ediyorlar. Çok ilginç. Siyasetsizlik tam da budur.” ifadelerine yer verdi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in komisyon kararına gerekçe olarak yaptığı açıklamayı da eleştiren Avşar, partinin “barış” vurgularının kendi siyasi ortaklıklarıyla dahi çeliştiğini belirtti.
“Türkiye derin bir jeopolitik dönüşüm sürecinde”
Yazısında uluslararası sistemde yaşanan dönüşümlere dikkat çeken Prof. Avşar, klasik jeopolitik rekabetin yanı sıra enerji güvenliği, hibrit savaş, göç hareketleri ve terör tehdidinin devlet stratejilerini yeniden şekillendirdiğini vurguladı. Türkiye’nin bu süreçte askeri, diplomatik, ekonomik ve teknolojik araçları eş zamanlı kullanan kapsamlı bir güç stratejisi izlediğini belirtti.
Türkiye’nin dış politika aktivizminin ideolojik değil, yapısal bir zorunluluk olduğunun altını çizen Avşar, terörle mücadelenin yalnızca ulusal güvenlik değil, bölgesel istikrar ve ekonomik kalkınma açısından da kritik önemde olduğunu söyledi.
“Muhalefet teknik, veri-temelli, çözüm üreten politikalar geliştirmeli”
Avşar, demokrasilerde muhalefetin rolüne ilişkin dünya literatüründen örnekler vererek, CHP’nin özellikle milli güvenlik ve dış politika gibi alanlarda alternatif ve uygulanabilir politika üretemediğini dile getirdi. Muhalefetin yalnızca eleştiri diline sıkıştığını belirten Avşar, bu durumun Türkiye’de demokratik rekabetin niteliğini düşürdüğünü ifade etti.
“Milli güvenlik siyaset üstüdür”
Stratejik konularda iktidar ve muhalefetin ortak zeminde buluşmasının zorunluluk olduğuna işaret eden Avşar, milli güvenlik, dış politika ve terörle mücadelede parti çıkarlarının değil, devlet aklının esas alınması gerektiğini belirterek şöyle dedi:
“Büyük strateji perspektifi, siyasal pozisyonlardan bağımsız olarak milli çıkarların sürekliliğini esas alır. Bu alan, siyasal çatışmanın değil, devlet aklının sürekliliğinin alanıdır.”
“Türkiye’nin geleceği için en değerli hedef: Ortak akıl ve siyasal uzlaşma”
Prof. Dr. Zakir Avşar, yazısını Türkiye’nin küresel güç rekabetinin sertleştiği bir dönemde önemli bir bölgesel aktör olarak konumunu güçlendirdiğini vurgulayarak sonlandırdı. Avşar’a göre, siyasal sistemin kalitesini artırmanın yolu, partiler üstü milli menfaatler temelinde uzlaşma kültürünü güçlendirmekten geçiyor.
Yazı, özellikle CHP’nin milli güvenlik ve dış politika konularındaki stratejik vizyon eksikliğine yönelik kapsamlı bir eleştiri olarak dikkat çekti.